Menopoz

Menopoz

Latince menses(adet)in, pause yani durması anlamındadır. Kadınlarda adetin durması demektir. Menopoz yaşı ırklara göre bir miktar farklılık göstermekle birlikte Türkiye’de ortalama 48,5’dir. 35 Yaşından önce gerçekleşen menopoza erken menopoz denir.Menopozun 55 yaşından sonra gerçekleşmemesi ise rahim kanserini arttırıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Dolayısı ile menopoza çok erken girmek kadar çok geç girmek de sağlık açısından risklidir.

Menopoz bir hastalık değildir, ergenlik çağı gibi veya doğurganlık gibi kadın vücudunun doğal bir sürecidir. Toplumumuzda ise yaygın bir kanı olarak menopoz dönemi yaşlılık döneminin başlangıcı olarak görülmektedir. Ortalama kadın ömrünün 80'li yaşların üzerine çıkma eğilimi göz önünde bulundurulduğunda menopoz döneminin aslında insan hayatının önemli bir kısmını kapsadığı farkedilir. Tabiat kadının belli bir yaştan sonra çocuk doğurabilme yeteneğinde olmamasını ve dinlenmesini istemiştir. Gerçekten menopoz, çocuk sahibi olmanın imkansız olduğu dönemi de kapsar ve dolayısı ile bu dönemde kadınlar doğum kontrolü mecburiyeti olmadan cinsel hayatı keyfini tam olarak yaşayabilirler.

Yumurta ana hücrelerinin üretimi anne karnında başlar ve doğumla birlikte sayısı yüzbinlerle ifade edilir. Yumurta hücreleri ergenlik çağına kadar uyuma sürecindedirler. Ergenlik çağında beyinden başlayan hormonal uyarım ile yumurtalıkların içinde bulunduğu bazı folliküller yaklaşık 3 ay gibi süreçte ultrasonografi ile görülebilecek büyüklüğe ulaşır. Her ay bunların bir tanesi büyüyüp dominant hale 2-2.5 cm. çapına kadar geldikten sonra patlar diğer yüzlerce yumurta ise seçilemediği için dominant halr gelemez özelliğini kaybeder. Bu yumurta yumurtalık kanalları tarafından yakalanıp kanalın içinde sperm ile de birleşebilirse bir bebek oluşturur. Dolayısı ile her adet döneminde kadın bir yumurta yumurtlarken yüzlercesini de telef vermektedir.

İlk adetten sonra, yumurta sayısı azalarak 40’lı yaşlardan sonra belli bir sayının altına inmekte ve menopozda da tamamı tükenmektedir. Menopozdan sonra yumurtalama artık olmamaktadır. 40’lı yaşlardan yumurta sayısı azalması ile birlikte vücuttaki yumurtaların salgıladığı östrojen dediğimiz kadınlık hormonu miktarında da azalma görülmektedir. Menopozdan sonra da hiç yumurta kalmadığı için östrojen de sıfıra yakın bir seviyeye iner. Östrojen menopozdan sonra da tam olarak sıfıra inmemektedir. Çünkü vücudun yumurtalıklar dışında da özellikle yağ dokusundan ve böbrek üstü bezlerinden de çok az miktarda östrojen salınımı vardır ama bu miktar adet olmaya yetmez.

Menopoza girmeden önceki 5-6 yıllık dengesiz östrojen hormonunun salgılandığı döneme premenopoz diye adlandırırız. Yumurtlama bozukluğu ile ortaya çıkan östrojen salınımındaki dengesizlik , adet düzensizlikleri, hafif ateş basmaları ve çocuk sahibi olmakta güçlükler şeklinde kendisini gösterebilir

Hakiki menopoza girildikten sonra artık östrojen çok düşük seviyeye inmektedir. Buna bağlı olarak menopoz hastalarında ateş basması ve ter sıklıkla görülür. Bu göğüs üzerindeki bölgedeki, boyun ve yüzdeki damarların aniden genişlemesine bağlı yoğun bir sıcaklık artışı ve akabinde başlayan terleme ile beraber olmaktadır. Ateş basması ve terin nedeni tam belli değildir. Ancak kişileri öylesine rahatsız edebilir ki kadınlar menopozda en çok bu şikayet ile hekime başvurmaktadırlar. Bu ateş ve ter bir toplantıya gidip tuvalet giymiş bir kadını baştan aşağı ıslatarak zor durumlarda bırakabilir, aynı zamanda devamlı ateş ve terin soğuk algınlığı ihmalini de arttırdığı bilinmektedir. Bunun dışında bu şikayetlerin genel sağlıkla ilgili çok olumsuz bir yönü bulunmamaktadır. Fakat kişiyi psikolojik ve sosyal olarak çok rahatsız edebilir.

Menopozda ateş basması ve terle birlikte uykusuzluk, sinirsel gerginlikler, depresyon hali, ciltte kuruma ve yaşlanma belirtisi izlenir.

Menopoz sonrası dönemde kadınlarda kemik erimesi ve kalp ve damar hastalıklarındaki artış görülür. Menopoz döneminde östrojen eksikliği kemiklerdeki zayıflamalaya yol açmakta ve osteoporoz dediğimiz kemik erimesine yol açmaktadır. Osteoporozu önlemek için menopoz dönmeinde kadınların kalsiyumdan zengin gıdalar alması veya kalsiyum ve östrojen preperatları kullanmaları, spor yapmaları önerilebilir.

Menopoza giren bir kadına hekim olarak nasıl bir yaklaşımımız olmalıdır?
Önce kadına bu durumun doğal bir süreç olduğu, herkesin bunu yaşayacağı, menopozun bir yaşlanma belirtisi olmadığı, menopozdan sonra yaşanacak çok uzun ve mutlu yılların olduğu ve olacağı söylenmelidir. Kişi kendisini menopozda “hasta” diye görmemeli çevreside kendisini bu şekilde değerlendirmemelidir. Kadının kocasının veya yakın çevresinin kendisine bu konuda vereceği destek çok önemlidir. Menopoz bir östrojen eksikliği olduğu için östojen verilmesinin pek çok sorunu çözdüğünü bilmekteyiz. Östrojen tedavisi ateş basması ve teri önlemekte, kemik erimesini durdurmakta, kalp ve damar hastalıklarına karşı tartışmalı da olsa faydalar sağlamakta ve vajinal incelmeyi önlemektedir. Kalsiyumun eklenmesi kemik erimesine daha da faydalı olmaktadır.

Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda, östrojenin yumurtlama hormonu ile birlikte verilmesi durumunda meme kanseri riskini ve beyin kanamasını ihtimalini bir miktar artırdığı, kalp ve damar hastalığına pozitif yönde çok etkisi olmayabileceği, bacaklarda pıhtılaşma ve bu pıhtının akciğere kaçması diye adlandırabildiğimiz akciğer embolü riskini nispeten arttırabildiğini gösteren çalışmalar ortaya çıkmıştır.
Bu yeni çalışmalar doğrultusunda menopoza yeni girmiş kadınların hekimlere başvurmaları durumunda kendi şikayetleri ile ilgili olarak detaylı bilgi alınmalı ve östrojen dışı alternatif tedaviler de düşünülmelidir. Şikayetlerin hiç geçmediği durumlarda ise yine östrojen tedavisinin yararları ve riskleri anlatılarak, hastalara uygulanabilir. Menopoza giren hastaların yıllık kadın-doğum kontrolleri yapılmalı, pap smear, vajinal ultrasonla rahim ve yumurtalıkların izlenmesi, bir-iki yılda mammografi çekilmesi gerekir

Menopoz, kadının ömrünün yaklaşık yarısını kapsayan çok özel olabilecek yılların başlangıcı diye kabul edilmelidir. Bu yıllarda kadın çocukları varsa onları büyütüp yetiştirmiş ve sorumlulukları nispeten üzerinden atmış bir insan olarak kendisine, çevresine, kariyerine daha çok bağlanabilir ve menopoz sonrası yılları tıbbi tedavinin de yardımı ile çok güzel geçirebelir.